Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. Salât ve selam güvenilir ve sözünün eri olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e olsun. Allahım senin öğrettiklerin dışında ilmimiz yoktur, her şeyi hakkıyla bilen ve hakîm olan sensin. Allahım, bize faydalı ilmi öğret, öğrendiklerimizden de faydalanmayı nasip et, ilmimizi arttır. Bize hakkı hak olarak göster ve bizi ona tabi olmakla şereflendir, batılı da batıl olarak göster ve bizi ondan sakınmakla rızıklandır. Bizi sözü işitip ona en güzel şekilde tabi olanlardan eyle, bizi rahmetinle, salih kulların arasına kat.
Değerli kardeşlerim, Yasin Suresinin 78. Ayeti ve sonrasındaki ayetlerde Allah Teala şöyle buyuruyor:
﴾ أَوَلَمْ يَرَ الْإِنْسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُبِينٌ (77) وَضَرَبَ لَنَا مَثَلاً وَنَسِيَ خَلْقَهُ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ (78) قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنْشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ (79) الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَاراً فَإِذَا أَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ (80) ﴿
“İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi? Oysa bak, şimdi o, açıktan açığa bize karşı duran biri olmuştur. Kendi yaratılışını unutup bize örnek getirmeye kalkışıyor ve “Şu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş?” diyor. De ki: “Onları ilk başta yaratmış olan diriltecek. O yaratmanın her türlüsünü bilir.” Yemyeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O’dur; İşte ondan yakıp durmaktasınız.”
[ Yasin Suresi: 77-80 ]
Kişi şöyle bir şey sorabilir; alev almayan, tutuşamayan yeşil bir ağaç ile kuru ağaca ihtiyaç duyan ateş arasında nasıl bir bağ kurabiliriz? Yeşil tabiri alev almak, yanmak ile uyumlu bir tabir olamaz! Bazı alimler diyor ki: Çünkü bu ağaç ancak yeşil yaprak ile var olabilen bir ağaçtır. Yeşil yaprak bir fabrikadır, bir ansiklopedide okumuştum, insanın ürettiği en büyük fabrika, nükleer santral ve bilgisayar fabrikası ile uçak fabrikasıdır. Ama tüm bunlar bir yeşil yaprağın seviyesine ulaşamıyor! Çünkü bu bitki, topraktan mineralleri ve tuzları eritilmiş suyu alıyor. Toprakta demir, magnezyum, potasyum vardır. Toprağı suladığında; tuz şeklinde bulunan bu mineraller suda erir, bitki de çok ilginç bir şekilde o suyu emer. Çünkü yer çekimi kanunu ile sıvılar yukarıdan aşağıya doğru düşerler. Ama bu su bitki kökünden yukarıya doğru, yaprağa çıkar. Ki bazı ağaçların boyu otuz metreden fazladır. İşte bunların hepsi kılcal özellik denen bir yolla gerçekleşir. Minerallerle birlikte taşınan bu suyu kılcal damarlar sayesinde bitkide yukarı doğru çıkar. Bu damarlar yaklaşık olarak bacaktaki atardamarlar gibidir. Bacaktaki atardamarlar ve toplardamarlarda kan dolaşır. Yukarı doğru gönderildiğinde açılan yaprakçıklar vardır. Kan geri dönmek istediğinde bunlar kapanır. Eğer bu işlem yerçekimi kanununa göre işleseydi, kan geri dönmek istediğinde kan basıncı bu yaprakları kapatırdı. İnsan sağlığına dikkat etmediğinde ve işi gereği hep ayakta durduğunda, bacaklarında varis olur. Peki, varis nedir? İşte damarların duvarlarında bulunan bu yaprakçıkların görevlerini yapmamasıdır. Kan kalp atışı ile ilerler, yaprakçıklar açılır, kan geri dönmek istediğinde yukarıdan aşağıya doğru olan basınç onları kapatır. Bu durumda toplardamar kanın sadece bir tarafa doğru ilerlemesine izin verir. Geri dönmesine müsaade etmez. Aynı şekilde yukarı doğru çıkan özsu damarlarında da bu özellik bulunur. Özsu, topraktan bitkinin zirvesine ve yapraklara doğru çıkar. Yaprağa gelecek olursak. Yaprakta klorofil vardır, azot ve güneş enerjisi vardır. Yani şu ana kadar bilim adamlarının mekanizması ve işleyişi ile ilgili tam olarak bilgi sahibi olamadıkları bir fabrikadan söz ediyoruz! Bu fabrika yukarı doğru çıkan suda bulunan on sekiz erimiş minerali alır, akan özsuyu algılar, bu özsu sıvıdır. Ama damarlarla taşınır, bitkinin büyümesi ile bu damarların parlaklığından dolayı tadına bakmaktan çekinilir. Zira bu damarlar helezon şeklinde lifler ile baskıya karşı desteklenmiştir. Senin lastik bir borun olsa ve içinden çok değerli bir madde akıyor olsa, bu borunun katlanmasından ve madde akışının kesilmesinden korkarsın. Yay ile onu desteklersin. İşte mucize, akan bu özsu her şeyi üretir, kökü, gövdeyi, dalları ve en sonunda da yaprakları ve meyveleri… Çiçekleri meydana getirir, hayatımızda enjekte ettiğimiz ve yukarı doğru ağaca, tahtaya doğru çıkan bir sıvı var mı? İkinci kez karpuz! İşte inen bu özsu her şeyi üretir. Aynı zamanda bitkinin büyümesine yardımcı olur. Ve bu bitki ancak yeşil yaprak ile var olabilir. Allah Teala buyuruyor ki:
﴾ الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَاراً فَإِذَا أَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ (80) ﴿
“Yemyeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O’dur; İşte ondan yakıp durmaktasınız.”
[ Yasin Suresi: 80 ]
Bu vasıflanan şey ile vasfın yani sıfatın arasında varoluşsal bir bağ vardır. Sıfat ortadan kalktığında o sıfatla nitelenen de ortadan kalkar. Ağaç çok ayrıntılı ve hassas bir fabrikadır. Ancak onun hakkında bilinenler halen azdır. Bu fabrika değişkendir, yazın açılır, kışın kapanır. Sonra çok önemli bir şey daha vardır. O da ağaçta var olan su mekanizmasıdır. Bu ilginç bir şeydir; Şöyle ki, ağacı sulamazsanız yapraklarındaki suyu kullanmaya başlar ve yapraklarının solduğunu görürsünüz. Eğer yaprakların da suyu yetmezse o zaman dalların suyunu kullanmaya başlar. O da yetmezse daha kalın dallara geçer. Ve tüketebileceği son su gövdesindeki sudur. Yani bir ağaç öldüğünde, bunun anlamı şudur; bu ağaç içerisinde bulunan tüm suyu tüketmiştir. Yaprak ile başlamış, gövdeye kadar gitmiştir. Kuran’ı Kerim’de, nitelenen ile varoluşsal bir bağ kuran bir sıfat vardır. Dersiniz ki “uçak uçar” Uçma fiili ortadan kalktığında artık uçak da ortadan kalkar. Ama uçağın lüks bir uçak olduğunu söylerseniz, aynı şekilde bir evin, trenin lüks olduğunu, uçağın pahalı olduğunu, bir yatın pahalı olduğunu söylerseniz aynı durum söz konusu değildir. Ama bir uçağın uçtuğundan bahsettiğinizde uçağın bu sıfatı onun bir vasfıdır ve onun varlığıyla bağlantılıdır. Allah Teala buyuruyor ki:
﴾ الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَاراً فَإِذَا أَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ (80) ﴿
“Yemyeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O’dur; İşte ondan yakıp durmaktasınız.”
[ Yasin Suresi: 80 ]
İşte bu yeşil yaprak olmasaydı ağaç da olmazdı.
Yapraklar, kaç şekli vardır onların? Bir milyondan fazla çeşidi vardır. Daire, üçgen, oval, iğneli, kırıklı… sayılamayacak kadar çok çeşidi vardır. İsteseniz de sayamazsınız. Peki, “ondan yakıp durmaktasınız” cümlesinin konuyla ilgisi nedir? Bazıları der ki: Bu kısım petrolü anlatır. Çünkü dünyanın geçirdiği Jeolojik çağlarda dünyada devasa bitkiler oluşmuş, bu bitkiler yerin derinliklerine gömülmüş, gömüldükten ve üzerinden zaman geçtikten sonra da onlar petrole dönüşmüşlerdir. Allah Teala buyuruyor ki:
﴾ الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَاراً فَإِذَا أَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ (80) ﴿
“Yemyeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O’dur; İşte ondan yakıp durmaktasınız.”
[ Yasin Suresi: 80 ]
Tüm petrol çeşitlerinin temelinde geçmiş asırlarda yerin altına gömülmüş bitkiler vardır. O bitkiler uzun süre gömülü kaldıktan sonra petrole dönüşmüşlerdir. Yani bu ayet de Kuran’ı Kerim’deki bilimsel mucizelerden bir tanesidir.
Allah Teala petrolü tuzlu suyun altındaki ilk tabakaya yerleştirmiştir. Bu tabaka suyun derinliklere sızmasını engellemektedir. Onun üzerine de basınçlı bir gaz yerleştirmiştir. Siz petrol kuyusunu açar açmaz orada gaz basıncı ile petrol çıkmaktadır. Üzerinde sıkıştırılmış gaz bulunan tuzlu su, işte en büyük hikmetlerden biri! Öyle ki bu çağa nerdeyse petrol çağı diyebiliriz. Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
﴾ الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَاراً فَإِذَا أَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ (80) ﴿
“Yemyeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O’dur; İşte ondan yakıp durmaktasınız.”
[ Yasin Suresi: 80 ]
Yine Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
﴾ وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ(8) ﴿
“Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”
[ Nahl Suresi: 8 ]
Atlar ve katırlar; bu hayvanlar Resulullah (s.a.v.) zamanında da biliniyordu. Ayet “veziyne” kısmında bitseydi, yirminci yüzyılda biri gelip hızlı trene binip, lüks araçlara binip ne diyecekti? “Bu Kuran ne diyor? Atlar, katırlar, eşekler!” Ama Allah Teala buyuruyor ki:
﴾ قال بعدها قال:وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ(8) ﴿
Sonrasında “Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”
[ Nahl Suresi: 8 ]
Çünkü bu Kuran Allah’ın kelamıdır. Çünkü o alemlerin Rabbi olan Allah’ın kelamıdır. O (c.c.) ne olduğunu da, ne olacağını da, ne olmadığını da, neyin nasıl olacağını da bilir. Uçak yapma fikri ve düşüncesini kim yarattı? Allah Azze ve Celle… Peki onun yakıtını kim yarattı? Allah Teala… Bu, yaratıcılık ve icadın yüce Allah’tan geldiğini ve onun mucidin ruhunda parlayan bir kıvılcım olduğunu gösteren ayettir. Allah Teala insana bunu vermeseydi insan hiçbir şey icat edemezdi. Bu yüzden alimler diyor ki: Dehanın yüzde doksan dokuzu terdir! Yani çabadır. Yüzde biri ise ilhamdır. İşte şu ayet:
﴾ وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ(8) ﴿
“Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”
[ Nahl Suresi: 8 ]
Uçakların, trenlerin, arabaların yaratılmaları, üretilmeleri Allah Teala’ya atfedilir. Çünkü ilhamı veren O’dur. Bu sebeple insan uçak ya da bilgisayar gördüğünde, onu üretene değil o insana bu aklı veren Allah Teala’ya tazimde bulunmalıdır. Hiç uçak üreten bir maymun grubu duydunuz mu? Öyleyse aklın bu işte büyük bir rolü vardır. O Allah Teala’nın rahmeti ve nimetidir. İşte derler ki insan ve hayvan arasında derece açısından değil, tür bakımından bir fark vardır. Allah Teala insanı akıl ile şereflendirmiştir. Sonra Allah Teala buyuruyor ki:
﴾ أَوَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَى أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ بَلَى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ (81) إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئاً أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ (82) فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ (83) ﴿
“Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir. Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.”
[ Yasin Suresi: 81-83 ]
Allah Teala bunun bizim için bir örneklendirme olduğunu buyuruyor. Çünkü Allah’ın emri “ol der ve olur” dan da daha hızlıdır. Allah Azze ve Celle dilediğini dilediği anda yaratır. Öyleyse “Sizin evveliniz ve ahiriniz…”